Uzun bir soluk ve evet! Başlıyoruz.
Onların kâbuslarında boğulmak? Ne dediğimi ben de bilmiyorum
fakat olay döngüsü içinde sanırım kavrayacağımı umut ediyorum.
Diğerlerinin korkusu ile beslenen bir nesil olarak kendimizi
tanımlıyoruz artık. Bazen insanlar hakkında basit düşün(e)mediğimiz için çoğu
zaman yanılıyoruz belli ki. Peki, bunun için ne yapmayı seçiyoruz? Basit düşünmeyi.
Fakat sizde biliyorsunuz şuan bunu söylerken bile dolambaçlı yollardan
gidiyoruz. Kendimizi tanıma evresini es geçip insanların kilidini kırmaya
çalışıyoruz. Peki neden? Neden çok basit,
onların kâbuslarında boğulmaktan
vazgeçmiyoruz!
“Çok uzun zaman
olmuştu. Bu aralar zaten biliyor olman lazım -çünkü izlediğini bilirim- kafamın
içinde savaşlar açıyorum.” Demiştim. Artık onu tanıyordum zaten. Sürekli neler
ile cebelleştiğimi fark ettiği için bu mahcupluk cümlelerimi pek umursamamayı
seçerdi ve iki kaş-göz hareketi ile savuştururdu mahcubiyeti. Bunu mağlubiyet
gibi görsem bile aslında bu durum ile gurur duyardım. O basit düşünebilen
birisiydi. Bazen kararları böyle veriyor ve çok derine inmeden daha keskin ve
net sonuçlar alabiliyordu. Onun sınırları vardı anlayacağınız. Benim ise yoktu.
Farkımız buydu. Çok geçmeden zaten bunu fark edecektim ama o zamanlar için
gayet erken olduğunu fark ediyorum. Her zaman oturduğumuz yerdeyiz ve gene o
caddeyi izliyor olsa gerek içime rahatlama geldiğini fark ettim. Önceki günden
dolayı burukluklar taşıyordum. Yüzüme pek yansıtmasam bile hal ve hareketlerim
her zaman ele verirdi beni. “Ee yani ?” dedi. Başımdan geçen
olaylar aslında hepimizin (farkına varamayanların) sürekli yaşadığı rutin
şeylerdi. Ama sürekli bu durumdan dolayı üzülüyoruz ve bunları ona söyledim. “Her
defasında aynı olaylar.” Dedim ve zırvaladım. O bu tarz şeylere çok kızardı
çünkü beni üzdüğünü biliyordu. Güçlü gözükmeye çalışıyordum boş yere o bunu
sevmezdi. Sonra ise ağzından dökülen cümleler beni uykumdan uyandıracaktı…
Peki, neden bunları yapıyoruz? Neden? Çünkü insanlara belki
o oyunları oynamak istemiyoruz. Kapıları açıyoruz, kendimizin çektiği
sıkıntıları onlara yaşatmamak istiyoruz. Aslında
en büyük hatamızın bu olduğunu fark etmiyoruz. Kabul edemiyoruz belki pek
bilmiyorum ama hata yapıyoruz. Uyanmadan
önce insanları hayatımıza çok kolay sokuyoruz. Sınırlarımızı belli
etmiyoruz. Mesela bizim neye kızdığımızı bilmiyorlar. Akıllarının içinde soru
işaretleri taşımasına izin vermiyoruz ve kendimizi basitleştiriyoruz. Yanlış anlamayın
beni sakın. Ben size “Zor olun!” demiyorum. Ben size basit olmamaktan bahsediyorum.
İnsanlarda adınız akıllarına geldiğinde “O bunu seviyordu.” , “O olsa kızardı
eminim.” Ya da sizi simgeleyen bir şeyleri gördüklerinde adınızı anımsıyor
olmasını sağlamalıyız aslında. Bunu her insan için yapmamalıyız. Sınırlarımıza alacağımız insanlara bunları
öğretmeliyiz. Aslında bir kimliğimizi yok ediyoruz. Ötekileştiriyoruz
kendimizi her geçen gün. Sonra arkamıza baktığımız zaman “Aslında konuk olmuşuz.” Diyoruz
kendimize ve sonrası kendimize dövünme oluyor. Kimsenin aklına gelmiyorsun ve
kimse seni artık merak etmiyor… Kendimizi bitiriyoruz başkalarına hemen kapılarımızı
açarak… Kendimizi basitleştiriyoruz…
Onların kabuslarında boğulmak böyle idi hatırlamak iyi geldi...
Veccal Günlükleri - Gün 1041
Yorumlar
Yorum Gönder